13 Ekim 2011 tarihinden itibaren Polis Güçleri’nin Fasıl 154 Ceza Yasası’nın 171. Maddesine dayanarak yapmış olduğu tutuklamaları kaygı ile izliyoruz. Bireylerin tutuklanma sırasında işkenceye maruz kalmaları adil yargılanma ortamının bulunmadığının en büyük kanıtıdır.
Tutuklanan bireylerin suçları mahkeme önünde sabit görülmeden medya tarafından ‘medya etiği’ hiçe sayılarak “hedef” olarak gösterilmesi endişe vericidir. Medya’nın çağdaş normlar kapsamında insan haklarına saygılı, adil bir yargılanmaya taraf olması gerekirken, bireylerin 1889 İngiliz Koloni döneminden kalma yasalarla yargılanmasını adeta zevk alarak izlediğini görmenin derin üzüntüsü içindeyiz.
Tutuklanmalara dair yapmış olduğumuz basın açıklamasının dahi içeriğine bakılmadan birçok yayın kurumu tarafından magazinsel başlıklarla müdahale edilmesi bizleri yeniden açıklama yapmaya, duruma dair hassasiyetlerimizi madde madde gerekçeleri ile açıklamaya itmiştir.
Bizler, tutuklanan bireylerin durumları ile ilgili üzüntü içerisindeyiz. Bireylerin, ilişkileri olsun veya olmasın, hastalıklı/sapık bireyler gibi doktor kontrolünden geçirilmelerini insan onuruna yakışmayan çağdışı eylemler olarak kabul ediyoruz.
Ortada “çocuk” yaştaki bireylerle ilişkiye girildiği iddiası vardır. Bu konuda karar verici merci elbette ki Mahkemelerimizdir. Lakin konunun hassasiyeti dolayısı ile hatırlatmak isteriz ki:
- Ülkemizde, tecavüz `ırza geçme’ olarak tanımlanmaktadır. Ceza Yasası kapsamında sadece “kadınlara” yapılan eylemler “namus ve ahlak” kavramları bağlamında değerlendirilmektedir. Bu nedenle taciz ve tecavüz bireyin ‘bedensel bütünlüğüne’ dair yapılan bir saldırı olarak düzenlenmemiştir. Yine aynı mantık doğrultusunda, erkeklerin de tecavüz mağduru olabilecekleri Ceza Yasası’nda düzenlenmemektedir.
- Var olan yasal boşluk erkekler için cinsel rüşt yaşını da tanımlamamaktadır. Bu durumda 18 yaş altındaki bireyler ile ilişkiye girilmesi durumunda yargımız yasal düzenleme eksikliği nedeniyle çağdaşlığını her açıdan yitirmiş Fasıl 154’ün 171. Maddesini kullanmak ve yaşanan olayı ‘rızaya bağlı olsun veya olmasın’ “doğaya aykırı” olarak tanımlamakta ve bu yönde soruşturma, kovuşturma ve yargılama yapmaktadır.
- Halbuki, “Modinos ve Kıbrıs” AİHM davası göz önünde bulundurulduğunda, Fasıl 154 Ceza Yasası’nın 171. Maddesinin varlığı dahi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 8. Maddesi ile düzenlenen “özel yaşama saygı” hakkına aykırı bulunmuştur.
- Sözü geçen Ceza Yasası maddesi, başka bir yargılama süreci dahilinde KKTC Anayasası’nın 19. Maddesi ile düzenlenen “özel hayata müdahale gizliliği” ilkesine aykırı olduğu iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’ne havale edilmiştir.
Homofobiye Karşı İnisiyatif Derneği olarak çalışmalarımıza başladığımız 2007 yılından beridir Kuzey Kıbrıs’ta cinsiyet, cinsel yönelim ve/veya cinsiyet kimliği dolayısı ile yaşanan ayrımcılıkların giderilmesi için çalışmalar yürütüyoruz. Lezbiyen, Gey, Biseksüel ve Transcinsel bireylere dair eksik bilgi nedeni ile oluşan homofobi, lezbofobi, bifobi ve transfobi’nin, toplum içinde varlığını yitirebilmesi için bilgilendirici etkinlikler ve paneller düzenlemekteyiz.
Fakat, tüm bu çalışmalarımıza rağmen medyanın son yaşanan olayda da gösterdiği “sorumsuz” gazetecilik örneği dolayısı ile Lezbiyen, Gey, Biseksüel ve Transcinsel bireylerin hepsi sanki çocuklarla cinsel ilişkiye girmek isteyen “sapıklar” gibi yansıtılmıştır.
Bizler, Homofobiye Karşı İnisiyatif Derneği olarak 2008 yılında ilk kez Meclis Eski Başkanı Sayın Fatma Ekonoğlu’na sunmuş olduğumuz, Ceza Yasası Değişiklik Önerisi’nde de öngörüldüğü gibi:
- Fasıl 154 Ceza Yasası’nın 171. Maddesi’nin kaldırılması yoluyla “rızaya dayalı” hemcins ilişkilerin çağdaş ülkelerde olduğu gibi düzenlenmesini,
- Fasıl 154 Ceza Yasası’nın, 144, 147, 153 ve 154. Maddelerinde yapılacak değişikliklerle, taciz ve tecavüzün sadece kadına değil erkeğe de yapılabilecek, bireyin bedensel bütünlüğünü hedef alan saldırılar olarak düzenlenmesini,
- Tecavüz kavramının çağdaş hukuk anlayışı içerisinde güncel Birleşmiş Milletler tanımlamasına uygun olarak Ceza Yasası’ndaki yerini almasını talep ediyoruz.
Homofobiye Karşı İnisiyatif Derneği olarak, son yaşanan tutuklamalarda da görüldüğü üzere Fasıl 154 Ceza Yasası 171. Maddesinin İnsan Hakları ihlali oluşturduğunu, bireylerin cinsel yönelim ve/veya cinsiyet kimlikleri dolayısı ile ayrımcılığa uğradığını savunuyoruz. 2010 yılında ikinci kez Meclis Başkanı Sayın Hasan Bozer’e sunmuş olduğumuz Ceza Yasası Değişiklik Önerisi’nde belirttiğimiz gibi bizler Lezbiyen, Gey, Biseksüel ve Transcinsel bireylerin artık “Doğaya Aykırı” ilişkilerde bulunan bireyler olarak suçlanmasını reddediyoruz. İngiliz Koloni Dönemi’nden kalma yasalarla bireylerin insan hakları ve onuruna saygısı olmayan düzenlemelerle yargılanmasını reddediyoruz. Ceza Yasası’nın ivedilikle düzenlenmesini ve tutuklanan veya tutuklanması öngörülen bireylere adil yargılanma hakkının tanınmasını talep ediyoruz.
Comments are closed