HİV PANİĞİ
1 Aralık’ın gelişiyle resmi olarak sonbahar mevsiminin de sonuna gelmiş bulunuyoruz. Ihlamur, rezene gibi kış çaylarının öneminin daha da arttığı bu dönemde, bu yazıyı okurken burnunu çekme veya silme ihtiyacı hisseden tüm okurlarımıza geçmiş olsun dileklerimizi ileterek yazımıza başlayalım istedik 🙂 Salgınlara, bulaşıcı hastalıklara daha aşina olduğumuz bu dönem; bir yandan salgınlarla ilgili bilinmeyenlerin, yanlış bilinenlerin toplumda oluşturduğu paniği gözlemlemek için de uygun bir zemin hazırlıyor. Her ne kadar korona virüsünün hayatımıza girmesiyle paniği bol bol deneyimlemiş olsak da bahsedilebilecek daha çok şey olduğunu düşünüyoruz. Bugün size paniğin HIV ile yollarının kesişiminden bahsedeceğiz.
Panik her ne kadar HIV’e özgü olmasa da HIV paniğinin, hepatit veya uyuz gibi diğer bulaşıcı enfeksiyonlardan farklı yönleri vardır. Öyle ki bu panik yeri gelir HIV ile yaşayanların sağlık koşullarının iyileştirilmesi için yapılacak çalışmaların önüne geçer, yeri gelir tanı almaktan bile çekinir hale getirir.
HIV günümüzde hala sadece bir sağlık meselesi haline gelebilmiş değildir. HIV ile ilgili çalışmalar yürütülürken konunun genellikle cinselliğe geldiğini fark etmişsinizdir. HIV konusu, sıklıkla hakkında konuşan kişilerin düşünce dünyalarında cinsellik imgeleri oluşturmaktadır. Cinselliğin yaşadığımız kültürdeki tabu yerini hala koruyor ve birçok cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği arasında yaşanıyor olması, HIV’i hem ahlakçı hem de LGBTİ+ fobik saldırılara açık hale getirmektedir. Bu yönüyle HIV, diğer bulaşıcı enfeksiyonlardan ayrılmaktadır. HIV’e yönelik ayrımcı bu tavırlar, tıbbın uzun zamandır edindiği kazanımların duyulmasının da önüne geçebilmektedir. Bu sebeplerle tıbbın HIV konusundaki kazanımlarından bir tanesine değinmek istiyoruz.
Ayrıca sizlere HIV konusunda yaşanan en büyük hak ihlallerinden birisini de anlatmak istiyoruz. Kıbrıs’ın kuzeyinde vatandaş olmayanlar, HIV ile yaşadıkları öğrenildiğinde sınır dışı edilmektedir. Böyle bir uygulamanın ne tıbbi ne de insan hakları açısından etik hiçbir dayanağı bulunmamaktadır. Bilinçsizlik ve farkındalık eksikliği yüzünden yaratılan bu HIV paniği aynı zamanda damgalamayı, homofobiyi, ırkçılığı ve mülteci düşmanlığını da yaygınlaştırmak amacıyla kullanılabilmektedir. Birkaç ay önce Kıbrıs’ın güneyinde 1000 tane yeni HIV vakasının olduğuna yönelik çıkan spekülatif haberler, mültecilere karşı olan önyargı ve nefreti körüklemiştir. Bu haberler her ne kadar gerçeği yansıtmasa da göç olgusu, üstüne düşünülmesi gereken bir konudur. Bu bağlamıyla panik, HIV konusunda ayrı bir görev kazanır.
Daha önce hiç B=B diye bir şey duymuş muydunuz?
B=B, belirlenemeyen=bulaştırmayan kelimelerinin kısaltmasıdır. HIV enfeksiyonunda kullanılan tedaviler sayesinde, HIV ile yaşayanların kanındaki virüs düzeyi birkaç ay gibi kısa bir süre içerisinde belirlenemez düzeye iner. İşte bu duruma B=B denir. B=B durumundaki bir kişi korunmasız cinsel ilişkide bulunsa bile bu, HIV aktarımına sebep olmaz. B=B durumundan bağımsız olarak sarılmanın, öpüşmenin, aynı evde yaşamanın, aynı tabaktan yemek yemenin, aynı kıyafetleri-tuvaleti kullanmanın HIV aktarımına sebep olmadığı hali hazırda biliniyordur diye düşünüyoruz 🙂
1 Aralık Nedir?
Dünya Sağlık Örgütü, 1994 yılında HIV ve AIDS ile ilgili yapılacak çalışmalara destek, katılım ve küresel işbirliğine dikkat çekmek için 1 Aralık gününü Dünya HIV/AIDS günü ilan etti.
Neler Yapılabilir?
HIV ile yaşamak konusunda en önemli noktalardan birisi tedaviye erişimdir. HIV ile yaşayanlara yönelik damgalama ve ayrımcılık, tedaviye erişimi güçleştiren, maddi engellerin yanı sıra sosyal engellerdendir. Tedavinin başlayabilmesi için tanı almak olmazsa olmazdır. Tanı alma aşamasında damgalamanın önüne geçilmesi için dünyanın birçok ülkesinde kurulan ücretsiz anonim test merkezleri, Kıbrıs’ın kuzeyinde de oluşturulmalıdır. Günümüzde personel ödeneği ayrılamadığı gerekçesi ile tam anonim, ücretsiz test merkezleri oluşturulamamıştır. Böyle bir test merkezinin eksikliği HIV politikalarının oluşturulmasını engellemekte, damgalama ve ayrımcılığa kapı aralamaktadır.
Yıllardır süregelen ayrımcılığın, sosyal dışlanmanın, hak ihlallerinin son bulması için biran önce halk sağlığı politikalarına HIV’in de dahil edilip bu konuda elzem donanım olan anonim ücretsiz test merkezlerinin kurulmasını talep ediyoruz. Bu noktada sizlerin de farkındalığını artırması ve bizlerle ortak mücadele etmesi çok önemli.
Comments are closed