Kadın cinayetleri politiktir ve derhal yetkililerin adım atması gerekir! Dün yaşanan kadın cinayeti toplumuzda kadınların, çocukların ve LGBTİ+’ların her gün deneyimlediği ayrımcılık ve şiddetin en kötü örneğidir. Okullarda toplumsal cinsiyet eşitliğinin anlatılmasına karşı çıkanlar, havuz medyasında yetkisini kullanıp kadınlara ve LGBTİ+’lara yönelik nefreti ve ayrımcılığı körükleyenler, camilerde kadın düşmanı açıklama yapanlar, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi’ne gerekli bütçeyi ayırıp etkin bir şekilde çalışmasını sağlamayanlar bu cinayetin sorumlulardır ve hesap vermelidirler.
Toplumumuzda yaşanan kadınlara, çocuklara ve lezbiyen, gay, biseksüel, trans, interseks ve artılara (LGBTİ+) yönelik nefret söylemi, ayrımcılık ve şiddet gün geçtikçe daha da görünür oluyor. Ataerkil ve cis-heteronormatif yapıda kadınları, çocukları, LGBTİ+’ları koruyan toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayan ve tüm bu ayrımcılığı sonlandıracak etkin adımlar atılmazken, bu konuda alenen açıklama yapan devlet yetkilileri ve gazeteciler de korunuyor ve göz ardı ediliyor. Toplumumuzda son haftalarda kadınlara yönelik açıklamaları ile tepki toplayan ve hükümetin atadığı halde halen bir türlü soruşturma başlatmadığı Din İşleri Başkanı Ahmet Ünsal açıklamalarında kadınların erkeklere her türlü itaat etmesi gerektiğini buyurmuştu. Havuz medyasının başına geçen ve yazılarında LGBTİ+’ları hedef gösterip nefret söyleminde bulunan Özer Kanlı ve meclis kürsüsünden Ahmet Ünsal’ı koruyan Erhan Arıklı, kadınlara ve LGBTİ+’lara yönelik şiddetin ve ayrımcılığın sorumlularıdır. Bu sözler toplumuzda yankılanırken dün Zehie Helin Reessur, Sefer Buğra Altundağ tarafından ağır şekilde darp edilerek öldürüldü. Kıbrıs Gazetesi ise bu olayı ‘‘ ‘Aşk’ Cinayeti’’ olarak manşetten verdi. Gazetecilik ilkelerine ve toplumsal cinsiyet eşitliğine aykırı olan bu haber dilini kınıyoruz. KKTC Meclisi’nin onayladığı Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi (CEDAW) ve Evrensel Çocuk Hakları Sözleşmesini tekrardan hatırlatarak toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak ve çocuk haklarını korumak tüm devlet kurumlarının sorumluluğunda olduğunu vurgularız. Bunun yanında, şunu hatırlatmak isteriz ki eğitimden sağlığa toplumsal cinsiyet eşitliği yönünde çalışmalar yapılması adına tasarlanmış, şiddetle mücadele ve hayatta kalanlara destek gibi birçok açıdan yasa altında yetkilendirilmiş Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi eğer hayata geçseydi bugün 7 yaşında olacaktı. Dairenin faaliyete geçmemesi, giderek baskıcı hale gelen ataerkil politikaların ve devlet mekanizmalarının karşısında kadınlar, kız çocukları ve LGBTI+’ların korunamamasına katkıda bulunmuştur.
Kadın cinayetleri politiktir ve katilin bulunup adalet karşısına çıkarılması sistematik olarak yaşanan bu cinayetleri sonlandırmayacaktır. Okullarda derhal toplumsal cinsiyet eşitliği eğitiminin verilmesi, sığınma evlerinin açılması, Ahmet Ünsal başta olmak üzere Özer Kanlı gibi LGBTİ+’lara ve kadınlara yönelik nefret söyleminde bulunan kişilerin derhal görevden alınması gerekmektedir. Medya aracılığıyla nefretin ve ayrımcılığın körüklenmesi hem toplumsal cinsiyet eşitliğine zarar vermekte hem de yeni hak ihlallerini doğurmaktadır. Kadınların, çocukların ve LGBTİ+’ların insan haklarını ve toplumsal cinsiyet eşitliğini savunan herkesi yaşanan bu olaylar karşısında ses çıkarmaya davet ediyoruz.
Comments are closed